Kırmızı Etin Beslenmedeki Önemi
İnsanların, bedensel ve zihinsel
faaliyetlerini sürdürebilmek ve sağlıklı kalabilmek için, içerisinde azot
bulunan besin maddelerini almaları gerekmektedir. Proteinleri yapı taşları olan
ve azot içeren aminoasitlerin bir kısmı vücutta kendiliğinden
sentezlenmektedir. Buna karşılık bazı amino asitlerin ise mutlak suretle
dışarıdan alınması gerekmektedir. İşte bu aminoasitler( valin,leucin,
fenilalanin, metionin, tireonini, lisin, isoleucin, tiriptofan ), etin
bileşiminde dengeli ve yeterli bir şekilde bulunduğundan, et besin
maddelerimizin temelini teşkil eder.
Et, beslenme
açısından hayvansal kökenli besin maddeleri arasında önemli bir yere sahiptir.
Her şeyden önce, et önemli protein kaynağıdır. Bunun dışında et; lipitleri,
mineral maddeleri ve vitaminleri ( A ve B kompleks ) önemli oranda içerir.
Protein; sudan sonra, vücudun büyümesi, gelişmesi ve hastalıklardan korunması
için gerekli olan en önemli besin maddesidir. Çünkü her canlı mutlaka protein
içerir. Protein organizmanın su dengesini, asit-baz dengesini kontrol ederken,
hormonların oluşumuna da yardım eder. Diğer önemli bir görevi de hemoglobin
yapımını sağlamaktır. Hemoglobin, hücrelere oksijen götürüp karbondioksiti alan
kan proteinidir.
Et proteini ,
biyolojik değeri yüksek olan bir proteindir. Ette bulunan proteinlerin kaliteli
olmasının sebebi, insan beslenmesi için gerekli olan eksojen aminoasitlerin
hepsini yapısında bulundurmasıdır. Bu proteinlerin vücutta emilimi % 97 -
98'dir. Yani vücutta neredeyse tamamını kullanılır. İnsan, bitkisel
proteinlerle günlük alınması gereken proteini almış olsa bile bu durum, vücudun
protein ihtiyacının karşılandığı anlamına gelmez. Çünkü bitkisel proteinler,
exogen-aminoasitleri bakımından daha fakirdir. Ette bulunan aminoasitler ve
miktarları bütün hayvan cinslerinin etlerinde hemen hemen aynıdır.
Ülkemizde
gelişmiş ülkelere göre et tüketimi kıyaslanamayacak derecede düşüktür. Protein
yetersizliği, beraberinde gelişme bozuklukları ve sağlık problemleri getirir.
Türkiye'de büyüme geriliği problemlerinin sebebi de proteince zengin gıdalarla
beslenememektir. Beyin gelişiminin % 90'ı üç yaşına kadar tamamlandığı için,
enerji ve protein yetersizliği, zekâ gelişimini de olumsuz yönde
etkilemektedir. Belli bir yaştan sonra yağsız kırmızı etlerle beraber daha çok
da beyaz etleri yeteri kadar almak gerekir. Ama çocuk ve gençlerin kırmızı eti
daha çok tüketmeleri gerekmektedir.
Etin Bileşimi
Genel olarak
etin kimyasal bileşimi şöyledir:% 75 su, % 20 protein, % 3 yağ, % 1
karbonhidrat, % 1 mineral madde ve vitaminlerdir.
Etlerin az
veya çok miktarda yağ içermesi de; hem et veren hayvanın çeşidine, hem de
hayvanın yaşına göre değişir. Bu kimyasal bileşimde özellikle A, D, B12
vitaminlerinin önemli miktarlarda bulunması, etin bu vitaminler için iyi bir
kaynak olduğunu gösterir. Ayrıca mineral bakımından da çinko, magnezyum, demir,
fosfor, kobalt için de et, ana kaynak sayılır. Özellikle demir, ette
organizmanın kolayca özümseyebileceği bir şekilde bulunur. Bunun için kansızlık
çekenlere kırmızı et tavsiye edilir.
İnsan, hayatını
tamamen sebzelerden oluşan diyetlerle (beslenmelerle) devam ettirebileceği gibi
yalnızca etlerden oluşan diyetlerle de devam ettirebilir. Ancak bu tür tek
yönlü beslenmeler çeşitli hastalıklara davetiye çıkarabilir. Bu yüzden en doğru
olanı yeterli ve dengeli bir biçimde tüm besin maddelerinden faydalanmaktır.
Son yıllarda
kırmızı et ve et ürünlerinin sağlığa zararlı olduğu söylenmiş; ete dayalı
beslenmeyle aşırı şişmanlık, kalp ve damar hastalıkları, kanserojenik
tehlikeler yaşanabileceğinden sıklıkla bahsedilmektedir. Bu yüzden toplumda
kırmızı et tüketmemenin daha yerinde olacağı kanaati doğmuştur. Her gıdayı
bilinçsiz tüketmenin zararları vardır. Ama kırmızı et, beslenmemiz açısından
son derece faydalı bir gıdadır. Ne var ki, bilerek veya bilmeyerek yapılan bazı
yayınların, tüketiciyi kararsızlığa
götürdüğü de bir gerçektir.
Kırmızı et
tüketerek sağlıklı beslenmeye sahip olabiliriz yeter ki bilinçli bir tüketici
olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder